22 Kasım 2007 Perşembe
HARIKA BIR AKSAM ÜSTÜ...
OYUN YERI OLARAK JACKS FUN WORLD OYUN MERKEZINI TERCIH ETTIK...
OYNADILAR...HOPLADILAR...BAGIRDILAR...CAGIRDILAR...
SENI KUTLUYORUM CAN DOSTUM...
12 Kasım 2007 Pazartesi
D.O.S.T.L.U.K...
31 Ekim 2007 Çarşamba
BIRBIRIMIZE DÜSTÜK NE YAZIK...
TÜRKIYE BIR BÜTÜNDÜR ASLA BÖLÜNEMEZ. BU MILLET TÜM SAVASLARINI BIRLIK VE BERABERLIK ICERISINDE KAZANMISTIR. CANAKKALE´DE CAN VERIRKEN HEPIMIZ TÜRK IDIK...SIMDI MI DÜSMAN OLDUK KARDESLERIM.
DEMEKKI TÜRK KÜRT KARDESTIR. AMA ASIL OLAN BUNU SÖYLEMEK DEGIL BIZI DÜSMANLIGA SÜRÜKLEYENLERI FARKETMEKTIR...
OYUNA GELMEYENLERE SELAM OLSUN...
23 Nisan 2007 Pazartesi
18 Nisan 2007 Çarşamba
SUSUZLUGUNDA
Hüzne boyadilar arzularimi, Soldu, goncalarim acmadan bir bir, Basa döndürdüler tüm yollarimi, Catlak dudagimda ümidim tekbir, Günes küs, yildizlar bulut ardinda, Topragin umudu yagmurlarinda, Feryadim bu yüzden göge cekilir, Renklerim can verdi susuzlugunda... Ahmed Günbay Yildiz |
ÜZÜNTÜDEN IKI BÜKLÜM
Hz. Hatice´nin vefati peygamberimizi o kadar üzmüstü ki yanina gelen sahabilerden biri üzüntüyle söyle dedi: "Ya Resulallah, görüyorum ki Hatice´nin yoklugundan dolayi iki büklüm olmussun!" "Evet" dedi Peygamberimiz. Nasil olmasindi ki? Böyle olma sebebini acikladi. "O cocuklarimin anasi, evimin hanimiydi." O, vefa insaniydi. O, sefakt kaynagiydi. Cocuklarinin anasi olmasi kimbilir onun sefkatini nasil harekete gecirmisti. O sefkat pinarindan neler akmisti kimbilir. Neler akmisti da, o sevgili görüntü iki büklüm oluvermisti. Cok gecmedi, o sevdiginin diyarindan da ayriliverdi. Mekke´den ayriliyordu. Mekke ile birlikte Hatice´sinin yasadigi yerlerden de... Geride Hira´nin ilk sirrini paylasani birakip gidiyordu... Dostunu, sirdasini, esini, sevdigini, cocuklarinin annesini birakip gidiyordu... Yillar gecti... Yaklasik on yil... Mekke´ye dönüldü bin bir duyguyla... Mekke´de ilk hatirladigi oldu Hatice´si. Sevgili esinin Hacun´daki kabrinin basina gitti... Uzun uzun dua etti... Kaynak: Peygamberimiz Kadinlara Nasil Davranirdi?-Nuriye Celegen |
YA RESUL SANA ASIGIM...
KIMI DAHA COK SEVIYORSUN?
Bir gün Hz. Ebu Bekir kizi Aise´nin evine gitmisti. Bu sirada Hz. Aise´de esi Allah Resulüne kiziyordu. Kizma sebebi ise babasi Ebu Bekir´di. Aise Peygamberimize diyordu: "Sen Ali´yi babamdan daha cok seviyorsun?" Hz. Ebu Bekir iceri girdiginde kizinin peygambere cikistigini görünce hizla yanina gitti. Onu tutup cekti ve tokat atmak istedi. Ebu Bekir bir taraftan da bagiriyordu: "Ey Ruman´in kizi, bir daha Peygambere bagirdigini duymayacagim!" Hz. Peygamber, baba ile kizin arasina girdi. Esini tokat yemekten kurtardi. Hz. Ebu Bekir cok kizmisti, o kizginlikla cikip gitti. Hz. Aise üzülmüstü. Hem de babasi icin peygamberle cekisiyordu. Peygamberimiz esinin gönlünü almak icin dedi: "Gördün mü seni babanin elinden nasil da kurtardim." Aradan cok zaman gecmemisti. Ebu Bekir kizinin evine geldi. Kizi ile Resulallah sakalasip gülüsüyorlardi. "Ey Allah´in Resulü!" dedi. "Cekistiginiz gün beni araniza aldiginiz gibi baristiginiz gün de alir misiniz?" Peygamberimiz baba Ebu Bekir´e dedi: "Tamam aldik, aldik." |
BIR KALBE KAC SEVGI?
Peygamberimiz bir gün Hz. Ali´ye sordu: "Allah´i sever misin?" "Evet" dedi Ali. "Ya beni?" "Evet" dedi yine Ali. "Fatima´yi?" "Evet" dedi Hz. Ali. "Hasan ve Hüseyin´i?" dedi Peygamberimiz. "Severim ey Allah´in Resulü" Peygamberimiz bu defa sordu: "Ey Ali bu kadar sevgiyi bir tek kalbe nasil sigdiriyorsun?" Ali, Peygamber sinavindaki bu soruya cevap bulamadi. Eve gidip durumu esi Hz. Fatima´ya anlatti. Hz. Fatima esine hayret etmisti. Buna cevap cok kolaydi. "Git söyle peygambere" dedi. Hz. Fatima ögretmisti esine sevme seklini: "Allah´i sevmen imanindan, aklindan. Peygamberi sevmen gönlünden. Beni sevmen nefsinden. Hasan ve Hüseyin´i sevmen babaligindan." Peygamberimiz, Hz. Ali´nin bu cevabini duydugunda gülümseyerek kaynaga isaret etti. "Bu meyve peygamberlik agacindan alinmisa benziyor..." Kaynak: Peygamberimiz Kadilara Nasil Davranirdi?- Nuriye Celegen |
NASIL SEVIYORSUN?
ALEMLERE RAHMET EFENDIMIZDEN... Hz. Aise, peygamberimizle yeni evlenmisti. Esinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi. Ya da kendisini ne kadar ve nasil sevdigini. Aise bu düsüncesini peygamberle konusmadan edemedi. "Ey Allah´in Resulü, beni seviyor musun?" Evet, ya Aise tabii seviyorum!" Aise dahasini da merak ediyordu. Acaba nasil seviyordu? Hemen sordu. "Beni nasil seviyorsun?" Peygamberimiz sevgi seklini tanimladi esine: "Kördügüm gibi." Bu cevap Hz. Aise´yi cok sevindirdi. Cünkü kördügüm acilmazdi. Acilmayan, bitmeyen sirli bir sevgi demekti. Alacagi cevap onu cok mutlu ettigi icin, Hz. Aise kadinca bir ihtiyacla her zaman sorardi: "Ey Allah´in Resulü, kördügüm ne alemde?" Peygamberimiz, Hz. Aise´yi memnun eden cevabi verdi ve her defasinda: "Ilk günkü gibi..." SEVMEKTE DE ESSIZDI O... Kaynak: Peygamberimiz Kadinlara Nasil Davranirdi?- Nuriye Celegen |
22 Mart 2007 Perşembe
SEVDIGIME...ESIME...
KALBINDE PARLAYAN YILDIZ KAYMASIN,
KEDERLENME SAKIN ICIN YANMASIN,
HÜZNE TESLIM OLMA NESEN SOLMASIN,
BEN SEN DE HAYATA DURUSU SEVDIM...
AHMED GÜNBAY YILDIZ
13 Mart 2007 Salı
MEHMET AKIF ERSOY VE CANAKKALE
Şu boğaz harbi nedir? Var mı ki dünya’da eşi,
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya,
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayasızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı,
Nerde gösterdiği vahşetle, bu bir Avrupa’lı.
Dedirir; yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş açılıp mahpesi yahut kafesi.
Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi mahşermi hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyorsun karşısında,
Avustralya ile bakıyorsun Kanada.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk,
Sade bir hadise var ortada vahşetler denk.
Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela,
Hani tauna da zuldur bu rezil istila.
Ah o yirminci asır yomu o mahluk-u asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkıyla sefil.
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısında,
Döktü karnında ki esrarı hayasızcasına.
Maske yırtılmasa da bize afetti o yüz,
Medeniyet denilen kahpe hakikat yüzsüz.
Sonra melundaki tahribe müvekkel eshab,
Öyle müthiştir ki eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor amakı,
Beriden zelzeleler kaldırıyor afakı.
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin,
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım,
Atılan her lağımın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir savrulur enkaz-ı beşer.
Kafa, göz gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara vadilere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüşte o namert eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar alevde seller.
Veriyor yangını durmuşta açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler,
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler.
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından,
Alınır kalamı göğsünde ki kat kat iman.
Hangi kuvvet haşa edecek kahrına ram,
Çünkü tesisi ilahi o metin istihkam.
Sarılır düşürülür mevk-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun-i beşer.
O benim sun-i bediim onu çiğnetme dedi,
Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.
Şu hüda gövdesi bir baksana dağlar taşlar,
O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar.
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor.
Ey bu toprak için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
Gömelim gel seni tarihe desem sığmassın.
Hercü-merc ettiğim edvarda yetmez o kitap,
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
Bu taşındır diyerek kabeyi diksem başına,
Ruhumun vahyini duysamda geçirsem taşına.
Sonra gök kubbeyi alsam da rida namıyla,
Kanıyan lahdine çeksem bütün ecramıyla.
Ebr-i lisanı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandili süreyyayı uzatsam oradan .
Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına.
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem,
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem
Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki son ehli salihin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin’i
Kılıç arslan gibi eclalini ettin hayran.
Sen ki islami kuşatmış boğunuyorken hüsran,
O demir hançeri göğsünde kırıp parçaladın.
Senki ruhunla beraber gezer ecramı adın,
Senki asara gömülsen taşacaksın heyhat.
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.
MEHMET AKIF ERSOY
12 Mart 2007 Pazartesi
CANAKKALE SEHITLERININ ANISINA
9 Mart 2007 Cuma
SEVDIKLERIMIZ...
Deger verdigimiz bir cok sey vardir hayatta bizi anlamli kilan...Ama bizler genellikle bunun farkinda bile degilizdir. Yogun is temposu, stres, hüzünler, sevincler, günlük hayat telasimiz vesaire bu kücük ayrintilari görmemizi engeller...Oysa kendimizi hayatin yogunlugundan bir nebze de olsa geri cekmeyi ve gercek anlamda düsünebilmeyi basarabilirsek mutluluk kaynagimizin farkina varacagiz... Belki de ...yaslanacak bir omuz yanibasimizdadir! ...sevgiyle bakan gözler karsimizdadir! ...dinleyecek dost en yakindadir! ...hissedecek gönül beklemektedir! ... GÖNLÜNÜZÜN DERINLIKLERINE SEYAHAT ETMEYE NE DERSINIZ? SEYAHAT YERINIZ GÖNÜL OLDUGUNA GÖRE ARAYACAGINIZ ADRES SEVDIGINIZ INSANLAR OLMALIDIR... DOGRU ADRESI BULDUGUNUZDA HAYATINIZIN ANLAMIYLA TANISACAKSINIZ... |
8 Mart 2007 Perşembe
SEN AGLAMA DAYANAMAM...
7 Mart 2007 Çarşamba
KENDI ICINDE HAYATI TASIYANLARIN ORTAK ADI "ANNE"
BÜTÜN BEBEK BEKLEYEN ANNELERE ITHAFEN...
Icinizde candan öte bir can tasirsiniz, halbuki onunla daha tanismamissiniz bile. Kim oldugunu merak etmeden bütün zorluklara katlanir, hatta tüm olumsuzluklara ragmen yine de sevinerek beklerseniz onu...Daha simdiden ona "Ben hep yaninda olacagim!" mesaji verirsiniz...
Ve bir gün...
tarifi imkansiz bir an gelir, artik tanisma yakindir. Hem o, hem siz ayni aciyi, ayni anda paylasarak merhaba diyeceksiniz birbirinize...Ve hayatta yalnizca bir annenin katlanabilecegi ve asabilecegi binbir sanci saatleri birbirini kovalar...Öyle bir andir ki bu an, ölürseniz sehitlik makamina yükseleceksiniz ve yasarsaniz melekler makamina...
Hayatin merdiveninin bu zorlu ilk basamaginda bulusursunuz minicik yavrunuzla...
Ve artik o sizin gögsünüzün üstünde sicacik bir nefestir.
Ona anne karninda verdiginiz mesaji hicbir zaman unutmayin: "Ben hep yaninda olacagim!"
En zor zamaninda elinden tutun, bagriniza basin onu ve tüm zorluklara kanat gerin...Tipki onu icinizde tasidiginiz ve dünyaya getirdiginiz anlardaki gibi...
OKUNUR
Yalnizim ömrümün aksamlarinda, Sert esse rüzgarlar cana dokunur, Olsa da yüregim hüzün caginda, Gözlerime baksan künyem okunur, Yalnizim ömrümün aksamlarinda... Ahmed Günbay Yildiz |
AGLAMA
SOLAN YAPRAKLARA BAKIP AGLAMA, DALDAN DÜSÜS YAPRAKLARIN SONU MU? HER HAZANLA YÜREGINI DAGLAMA, O DÜSÜSLER YENILIYOR DOGUMU... |
Herkesin hayatinda inisler ve cikislar vardir. Bazen cok zorlar bizi hayat, bazen de sevinc cigliklari attirir. Asil olan bir sey vardir bu arada: Hayati paylasmak ister insan...Ne de olsa sevincler paylasildikca cogalir ve hüzünler paylasildikca azalir...Hayat merdivenini tirmanirken karsilasmak ümidiyle...